A   -  dan  -  Z   ye  TOKAT   (AĞZI)   SÖZLÜK ve DEYİMLER

- K -

KADA- Kaza bela kötülük
KADEM- Ayak,adım,metrenin üçte biri
KADİM- Ulaşan,varan,devamlı
KAHMUHLAMAH- Vurmak,dirseklemek,iteklemek
KALA- Kale
KANLI- Katil/kan davasında hasım rakip
KARIK- Bahçelerde sezbe ekimine ayrılan yer
KARIŞ- Beddua
KARIŞ VERMEK- Beddua etmek
KAŞMER- Arsız utanmaz
KATAKULLE- KArmaşık işler
KAYIŞ- Kemer
KEÇELEŞMEK- Uyuşmak
KEF- Yemeğin üzerinde oluşan tabaka,gaysak
KEFERE- Kafir
KEH- Kenar,köşe,uç kıyı
KEHLE- Pire
KEKEÇ- Kekeme
KEKRE- Ekşi
KEKÜÇ- Çekiç
KELLE- Sebzelerin başı/ baş kafa
KELLİ- Dolayı "bahcadaydım ondan kelli geç galdıh"
KELAMIGADİM- Kuran
KELEK- Olmamış kavun,sözünde durmayan kişi
KELEP- Yumak,demet bağ
KELEM- Lahana
KELPETÜN- Kerpeten
KEMÇİK- Zayıf,az yemek yiyen
KEMÇÜK- Dişleri hoş görünmeyen "hadilen kemçük ağazlu"
KEMÇÜRMEK- Ağzını yüzünü eğmek
KEMRE- Kalınlaşmış kir pislik
KEMRE- Hayvan pisliği
KENEF- Tuvalet
KEPEĞİ KESİLMEK- Yorulmak,halsiz kalmak
KEPEKLENMEK- Meyvelerin suyunun çekilmesi
KEPENEK- Çoban paltosu
KERATA- Küçük çocuk/ayakkabı çekeceği
KEREVET- Tahtadan yapılmış sedir,oturulacak yer
KERPİÇ- Saman su toprakla yapılan tuğla
KERTÜK- Yarık çizik
KESE- Kestirme yol
KESEK- Ufalanmamış küçük toprak parçası
KESMEK- Aleyhine konuşmak "beni sana kesmişler"
KESMÜK- İzmarit/ iri kalmış harman sapı
KEŞİK/KEŞŞİK- Sıra
KETE- İçine kavruk un konarak yapılan yağlı börek
KETENPERE- Aldatma,hile
KEVŞ- Keşif
KIMIL ZARARLISI- Bitkileri çürütüp hasta eden parazitler
KIŞELEMEK- Küems hayvanlarını sürmek kovalamak
KIŞKILAMAH- Kışkırtmak,tahrik etmek
KİLE- İki tenekelik ölçü birimi
KİP- Sıkı,pek
KİP- Uygun,tıpatıp uyan gelen
KİPELTMEK/KİPETMEK- Sıkılaştırmak
KİREN- Kızılcık
KİRİŞ- Kagir evlerde kullanılan kalın ağaç
KİRKİT- Dokuma tezgahı parçası
KİRMAN- Yün eğirme aleti
KİRTİK- Kırık kuru sabun parçası/sert dolgun
KİVRE- Kirve,sünnet babası
KİZİR- Bekçi/muhtar
KOHANA- Eskimiş kokmuş yaşlanmış
KOZ- Yeşil kabuklu ceviz
KÖHNE- Eskimiş,yıpranmış
KÖLÜK- Doğurmamış yoz koyun,boynuzsuz kısa veya kırık boynuzlu
KÖME- Şırayla yapılan cevizli sucuk/ öbek küme
KÖR- Çukur mezar/kemeyen bıçak makasın ağzı
KÖREBE- Saklanbaç oyunu
KÖROĞLU- Hanım eş
KÖRSÜ- Kösdebek
KÖS- Bıkkın,usanmış,neşesiz
KÖTEK- Dayak
KÖTEN- Pulluk
KÖTÜLEMEK- Sağlığı bozulmak, hasta olmak
KUKUMAV- Baykuş
KÜFÜK- İçi boş/küflü
KÜFFAR- Ateist
KÜLAH- Çocuk şapkası/bakkalın şeker koyduğu kağıt kap
KÜLEK- Ahşap tereyağ saklama kabı
KÜLFET- ZAhmet
KÜLÜSDÜR- Eski,pek işe yaramaz
KÜMBET- Kubbe,kubbe şeklinde yer,tepe
KÜNK- Beton boru
KÜRÜKLEMEK/KÜRÜTTÜRMEK- Kazımak
KÜSBE- Pancar posası
KÜSGÜ- Kapı sürgüsü,kalın sopa "verdim küsgüyü gabalarına"

 


Kabahat samur kürk olsa, kimse üstüne almaz.
Kaçanın anası ağlamazmış.
Kadın vardır vezir eder, kadın vardır rezil eder.
Kafa küçük beyin boş, tut kulağından çifte koş.
Kalçalı kadından pençeli oğlan doğar.
Kalın incelene kadar, incenin canı çıkar.
Karardı köz, tükendi söz, kalkın gidin siz, yatacağız biz.
Kavun değil ki, kıçını koklayasın.
Kalmış kağnıyı, koca öküz çeker.
Kancık yalanmayınca, erkek dolanmaz.
Kanı kanla değil suyla yıkarlar.
Kapını kitli tut, komşunu hırsız tutma.
Karda yürür izini belli etmez.
Karakeçiyi gören tulumunca yağ sanır.
Karamanın koyunu, sonra çıkar oyunu.
Karanlıkta göz kırptığını nerden bileyim.
Karanlıkta yapılan iş alacalı olur.
Karnı doyan apdalın gözü yola bakar.
Karnın doymazsa gözün doysun.
Kart horozun ne zaman öteceği belli olmaz.
Kartala bir ok değmiş, yine kendi teleğinden.
Kasabın yağı fazla olursa üstüne başına sürer.
Katranı kaynat, olur mu şeker, cinsi bozuk cinsine çeker.
Kavun, karpuz yata yata büyür.
Kaybolan koyunun kuyruğu büyük olur.
Kaynanalı gelin hatun gelin, kaynanasız gelin odun gelin.
Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.
Kazana kulpu evde takarlar.
Kazanırsan dost kazan, düşmanı anada doğurur.
Kazanmadan kazan kaynamaz.
Keçinin boynuzu gicişince, çobanın değneğine sürünür.
Keçinin uyuzu, gözenin başından su içer.
Keçiyi keçi bacağından asarlar, koyunu koyun bacağından.
Kedi ciğere yetişemeyince, mundar der.
Kel başa, şimşir darak.
Kendi gözündeki merteği görmüyor, başkasının gözündeki saman çöpünü görüyor.
Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.
Kesdene kabuğundan çıkmışda, gabuğunu beğenmemiş.
Kenarına bak bezini, anasına bak kızını al.
Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur.
Kendini küçümseme.
Kimse yoğurdum ekşi demez.
Kıratın yanında eğleşen ya huyundan ya suyundan.
Kırığına güvenen ersiz kalır.
Kız anadan beller mahle gezmeyi, oğlan babadan beller yazı yazmayı.
Kızı kız iken değil, gelin iken gör, gelin iken değil, beşik başında gör.
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla.
Kılavuzu karga olanın, burnu boktan çıkmaz.
Kış kışlığını, puşt puştluğunu yapar.
Kışın ekmeksiz, yazın gömleksiz yola çıkılmaz.
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit.
Kirpi yavrusunu pamuğum diye sever.
Koç olacak toklu koçun yanına yatar.
Koça kuyruk yük değildir.
Kork korkmazdan, utan utanmazdan.
Koyun can derdinde, kasap yağ derdinde.
Koyunun olmadığı yerde, keçiye Abdurrahman çelebi derler.
Köpek suya düşünce yüzmeyi öğrenir.
Köpekli köye değneksiz girilmez.
Köroğlunun katırı, ne vurursan götürü.
Körler memleketinde, şaşılar padişah olur.
Körünen yatan, şaşı kalkar.
Kömüş yıktığı yarı bilir.
Kör ölür badem gözlü, kel ölür sırma saçlı olur.
Kör şeytan kör gözüne nalet.
Kötü komşu insanı mülk sahibi yapar.
Kötü kabağın, kötü dölü olur.
Kul bunalmazsa Hızır yetişmez.
Kurda ‘boynun neden kalın’ demişler, ‘kendi işimi kendim yaparım da ondan’ demiş.
Kurdu kovarken, tilkiyi uyarma.
Kurdun adı çıkmış, tilki dünyayı yıkmış.
Kurt atadan gördüğünü işler.
Kurt kocayınca köpeğin maskarası olur.
Kuş kuşun yamacında öter.
Kuzguna yavrusu şahin görünür

 

- L -

LAF EBESİ- Çok konuşan,herşeyi bilen
LAHAP- Takma ad,isim
LALEK- Leylek
LALİN- Takunya
LALULBALİ- Ukala,yılılışık
LAĞIM- Tuvalet gideri/ dinamit
LAPCIH- Bir tür terlik,ayakkabı "lapcıhlarını çıhar eve giriyon"
LARPADAH- dDenk getirme,denk gelme
LAPBADANAH- Olur olmaz, orta yerden,durup dururken
LAŞGA- Gevşek,yalama
LAVAZIMLIH- Kiler,depo
LEYLİ- Yatılı,gece vakti,zamanı
LEZZETLÜ- Tadı tuzu yerinde,leziz
LIHIR LIHIR- Bir şey içerken çıkartılan ses
LIĞ- Balçık kil çamur yığını
LIĞLAMAH- Yorgun düşmek "lığladım galdım artıh yörüyemiyom"
LIĞIRT- Balçık,çamur
LİBAS- Giyecek,elbise
LİĞME- Parça
LİĞME LİĞME- Parça parça
LOĞ- Ağır silindir taşı
LÖĞ- Kireç yağ pamuk ve yumurta akından yapılan yapıştırıcı
LÖK- Topaç
LÖK GİBİ- Ağır,tembel
LÖPÜR LÖPÜR- İstekli severek birşeyler yemek
LOHANTA- Lokanta
LOHMAN- Bitkisel şifacı
LOHOMOTİF- Tren
LOHUM- Lokum
LÖK- Topaç/ağır,battal "lök gibi oturma gah bi işe yara"
LÖKÜS- Tüpgaz lambası
LÖM LÖM KONUŞMA- Boş boş anlamsız konuşma
LÖPÜRDETMEK- Çayı çorbayı sesli içmek
LÜGER- Tabanca
LÜKÜS- Lüks
LÜLE- Çeşmenin su akan yeri "bide lüleye ağzunu dayamadan iç suyunu"
LÜLELİ- Kıvır kıvır yaylanan bir saç şekli
LÜLÜT- Çitlenbik

 

Lafın iyisi kısa olur.
Lafını bilmeyen yengeyi hem kız evinden kovarlar, hem oğlan evinden.
Leyleğin ömrü lak lakla geçer.
Lodosun gözü yaşlı olur

 

- M,N -
MABAL- Vebal
MAACIR- Muhacir,göçmen
MADA- Sac ekmeği
MADENÜS- Maydanoz
MADIMAH- Kendiliğinden yetişen otsu bir bitki
MAĞERİM- Meğer
MAHAM- Kat mevki makam
MAHANA- Bahane
MAHAT- Sedir
MAHDUM- Erkek evlat
MAHFAZA- Bariyer,korunaklı
MAHLE- Mahalle
MAHLUGAT- Yaşayan varlıklar
MAHRAM- Mahrem
MAHSUS- Bilerek isteyerek,kişiye özel
MAHSUSCUHDAN- Şakacıktan
MALAMAT- Rezil,kepaze berbat kötü
MALTIZ- Üzerinde yemek pişirilen ayaklı demir
MAKİNE- Otomobil
MAMÜR- Memur
MANDAGÖZÜ- Büyük para,ağırca yüzük
MANGAŞ- Cımbız
MANGIR- Para
MANGUBA- Boş laf,dedikodu
MAPUS- Hapis
MARABA- Ortakçı
MARAM- İstek,dilek,amaç,maksat,meram
MARAZ- Hastalık
MARAZA- Hastalık,kavga,çekişme
MARLEY- Kalın plastik,muşamba naylon
MARSUVAN EŞŞEĞE- İş gören,ağır işler yapan
MARTAVAL- Palavra yalan
MASDOR/MASTOR- Zil zurna şarhoş
MAŞATLIH- Mezarlık
MAŞALA- Sebze ekmek için hazırlanan yer
MAŞUH- Güzel insan,sevilen,aşık olunan
MAYASI BOZUH- Karaktersiz
MAYASUL- Egzema
MAYIS- Sığır pisliği
MAYIŞMAH- Kendinden geçmek,uyuşukluk
MAYİŞ- Maaş
MAZU- Kağnıda tekerin bağlı olduğu yer,dingil
MEBBUS- Milletvekili
MECEL- Güç takat
MEĞEL- Çapa
MEĞERİM- Oysa,oysaki "meğerim öyle değil böyleymiş"
MEĞELSEMEK- Önemsemek
MEĞİL- Eğim,eğiklik,akıntı
MEHEL- Zaman süre
MEHLE- Mahalle
MELAMET- Kınama ayıplama
MELDANE- Oklava,merdane
MELETMEK- Yalvartmak
MELHEM- Merhem
MELMELŞAHİ- Tülbent,ince pamuklu dokuma
MELÜL- Üzgün,üzüntülü
MEMİŞHANE- Tuvalet
MENDEBUR- Hayırsız uğursuz şer
MENEVŞE- Menekşe
MERCÜMEE FURUNA VERMEK- Kadın erkeğin gizli ilişki kurması
MERTEK- Uzunca kalın kereste
MES- İçi miflonlu deri çorap
MESAREF- Masraf,gider
MESDAN- Gözleri süzgün,baygın baygın bakan
MEST- Sarhoş,aklı başında olmayan
MESLASDÜK- Lastik ayakkabı,mesle giyilen
MEŞLUBAD- İçecek,meşrubat
MESÜRE- Gezinti yeri,piknik alanı
MEŞAGGET- Zorluk,uğraşı çaba
MEŞVELET- Danışma
METELÜKSÜZ- Parasız,züğürt
MEYMENETSÜZ- Suratsız,hayırsız
MEZBELE/MEZBELELİK- Çöplük
MEZER- Mezar
MEZER GAÇGUNU- Çok zayıf,hortlak gibi
MEZERLÜK- Mezarlık
MEZET- Mezat,açık artırma yapılan yer
MEZURO- Naylon şerit metre
MIDARA- Sağlam olmayan,temelsiz
MIH- Dövme çivi
MIHDAR- Muhtar
MIHLAMA- Soğan,domates,biberli yumurta yemeği
MIHSIŞDI- Eli sıkı,cimri
MINCIHLAMAH- Bozacak şekilde elleyip sıkıştırmak sarsmak
MINCIMAH- Ekşimek,sulanmak
MINDAR- Eti yenmeyen hayvanlar için söylenen söz
MIRIH- Yüz çehre sima/ince saman tozu
MIRIĞI DÜŞMEK- Yüzünü asmak
MIRINGIRIN ETMEK- İsteksiz davranmak,nazlanmak
MISGA- Muska
MISMIL- İşe yarar,doğru düzgün temiz
MIYMINTI- Uyuşuk "emme mıymıntısın galh canlan acıh"
MIZIHCI- Oyun bozan,yarı yolda bırakan
MİL- Misket bilye
MİNTAN- Gömlek
MİTİL- Yorgan
MİYAD- Birşeyin kullanım süresi
MOHGEM/MUHGEM- Sağlam,sıkı,muntazam,muhkem
MOLOZ- İşe yaramaz/eski yapı döküntüsü
MOREL- Moral
MÖHÜR- Mühür
MUALLİM- Öğretmen
MUDARA/MIDARA- Boyun eğmek,minnet etmek/dayanıklı olmayan, eğreti.
MUDARA ETMEMEK- Tenezzül etmemek
MUDARASI OLMAMAK- İhtiyaç duymamak
MUGAVELE- Sözleşme
MUGAVEMED-Dayanma,karşı koyma direnme
MUHANET- Tembel,eli sıkı,kimseye yardım etmeyen,korkak,alçak
MUHİB- Seven,sevgi besleyen
MUHAYYAT- Sahip çıkmak,kollamak
MUMBAR- Koyunun kalınbağısağından yapılan dolma
MURTAT- Ters aksi,işe yaramaz,dönek
MUSAF- Kuran
MUŞAVARALI- Danışıklı
MUŞDU- İyi haber,müjde
MUŞDULUH- Müjdeciye verilen armağan ödül
MÜDANAĞA- Minnet
MÜLEVVES- Kirli,pis iş,bulaşık,karışık,intizamsız
MÜSRÜF- Hesapsız,har vurup harman savuran
MÜSTAMEL- Kullanılmış ikinci el
MÜZEVİR- Laf taşıyan fitneci ispiyoncu
NACAH- Küçük balta
NAÇAR- Fakir,gariban
NAFAGA- Geçimlik
NALIN- Takunya
NAŞİ- Dolayı " ondan naşi bek yanuna getmiyom müzevir herifin"
NATIR- Kadınlar hamamında kadın keseci
NAVAHIT- Ne zaman
NAZÜK- Nazik,zarif,ice
NEHAS- Nasıl olduda "nehas gelebüldüngı herifi bırahıpda"
NEKES- Cimri
NEMAĞEREK- Neyime gerek
NEMRUT- Asık suratlı
NETAMELÜ- Tehlikeli,tekin olmayan
NEYANNA- Ne tarafa
NEYDEK- Ne yapalım
NEYDİYON- Ne yapıyorsun
NEVALE- Yiyecek içecek
NİZA- Kavga şamata,ağız dalaşı
NOBRAN- Kaba sert,kırıcı
NODUL- Öğenderinin sivri ucu
NÖRÜYON- Ne yapıyosun
NUZUL- Felç

 


Mal çoğaldıkça ucuzlar.
Mal malamatı örter.
Mart kapıdan baktırır, yabayı küreği yaktırır.
Mecliste dilini sofrada elini tut.
Merhametten maraz doğar.
Mermer ağ taştan, rakip iki baştan.
Meyvesiz ağacın gölgesi olmaz.
Milletinden almayan, ölürmüş illetinden.
Minare yıkılır mihrap yerinde kalır.
Minareyi çalan, kılıfını hazırlar.
Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer.
Misafir misafiri istemez, ev sahibi hiçbirini istemez.
Misafir kılığına göre karşılanır, sohbetine göre uğurlanır.
Mızrak çuvala sığmaz, ana gibi yar, vatan gibi diyar olmaz.
Muhanet adamı mal sahibi eder.
Namazda gözü olmayanın, ezanda kulağı olmaz.
Nasipsiz it kurban bayramında ermeni mahallesinde gezer
Nasipte varsa gelir Hint'ten, Yemen'den; nasip değil ise ne gelir elden.
Nasipten öteye yol olmaz.
Ne kızı ver, ne dünürü küstür.
Ne umarsın bacından, bacın ölmüş acından.
Ne verirsen elinle, o gelir seninle.
Ne yavuz ol asıl, ne yavaş ol basıl
Ne işedin avucuma, ne çalayım yüzüne.
Ne gader gıtlıh olsa da harmansız yıl olmaz.
Nerden geliyor bu yoğurdun bolluğu.
 

 

- O,Ö -

OCAH- Ev hane
OCAHLIH- Mutfak
OCAĞI KÖR OLASICA- Soyu tükenesice
OCAĞI BATASICA- Yuvası yıkılasıca
ODABAŞU- Kalfa,han çalışanlarının başındaki kişi
ODUNLUH- Odun konan yer
OH GİBİ- Çok hızlı
OHLAVA- Oklava
OHOSSUN- Söz dinlemeden kötü durumlara düşenlere söylenen söz
OHUNTU- Davetiye
OĞENDÜRE- Ucu çivili değnek
OĞULEKMEGE YEMEK- Çocuklarından iyilik görmek
OLTAYA GELMEK- Aldatılmak
OLTAYI YUTMAH- Aldanmak
OLUH- Su yolu
ONBEŞLÜ- 1899-1900 arası doğup 1.dünya savaşına çağrılanlar
ONCA- O kadar
ONCACUHMU- O kadarmı
OROSBU BOHCASU- Derli toplu olmayan özensiz yapılmış bohça
OROSDOPOL- O.çocuğu
ORTAHLAŞA- Elbirliğiyle
OSMANLU KADUNU- Otoriter sert kadın
OTLAHCI- Asalak,askıntı
OTOBOS- Otobüs
OTSUZ OCAHSIZ- Çok yoksul,evsiz aç
OTURAH- Tabure
OYUNBAZ- Oyuncu,kurnaz
OVAĞIT- O vakit,o zaman
OYNAŞ- Dost
ÖBEKLEŞMEK- Bİrikmek,toplaşmak
ÖĞLENNEDİĞİN- Öğle zamanı
ÖĞÜNMEK- İftahar etmek,böbürlenmek
ÖĞÖRSEK- Kızan olmuş inek
ÖĞÜRMEK- Kusmak,kusarken çıkartılan ses
ÖLLÜĞÜNKÖRÜ- Cehennemin dibi
ÖMRÜĞE BEREKET- Ömrün uzun olsun
ÖNDÜÇ- Ödünç
ÖREKE- Yün eğirmekte kullanılan çatal değnek
ÖRSELEMEK- Hırpalamak
ÖRÜK- Hayvanı çayıra bağlayan ip/ saç örgüsü
ÖTEBERİ- Adını sayamadığı durumlarda çeşitli cisimleri ifade eden bir söz
ÖTEĞET- İleri git
ÖTEĞEÇE- Karşı taraf,diğer yaka
ÖTEĞÜN- Geçen gün
ÖYKÜNMEK- Taklit etmek
ÖZELEME- Yoğurt çalkalama

 


Oha vardır öküz durdurur, oha vardır zelve kırdırır.
Oğlan anasını, inek danasını bilir.
Oğlan dayıya, kız halaya çeker.
Oğlan yer oyuna gider, çoban yer koyuna gider.
Oğlunu seven hocaya, kızını seven kocaya vermez.
Olanla ölene çare yoktur.
Oldu olacak, kırıldı nacak. 
Osurgan böceği yavrusunu, hap yapacam diye sever.
Ot kökünün üstünde biter.
Oturduğu ahır sekisi, çığırdığı İstanbul türküsü.
Oynamayan gelin, yerim dar der.
Ödünç yiyen kesesinden yer.
Öksüz güler mi, meğer yanıla.
Öksüzün yüzü küllü olur.
Öküz altında buzağı aranmaz.
Öküz öldü, ortaklık bozuldu.
Öldü dayım, kesildi payım.
Ölme eşeğim ölme, yaz gelince yonca var.
Ölüyü çok yıkayanca, abdesti bozulur.
Ölmüş eşşek kurttan korkmaz.
Ölmüş adamın cebine harçlık konmaz.
Ölmüş eşek nallı olur.
Ölü ile gelinin atı yüğrük olur.
Ölüye giden ağlar, düğüne giden oynar.
Önce bol bol yiyen, sonra bön bön bakar.
Önüm kavurga kavurur, arkam harman savurur.
Öz ağlamayınca, göz ağlamaz

 

MEMLEKETİM TOKAT